Jön Türkler ve İttihat ve Terakki Aynı Mı? Psikolojik Bir Bakış Açısı
Bir Psikoloğun Meraklı Girişi: İnsan Davranışlarının Derinliklerine Yolculuk
Bir psikolog olarak, tarih boyunca önemli toplumsal hareketleri incelediğimde, insanların davranışlarını şekillendiren faktörleri anlamak hep ilgimi çekmiştir. Her birey, kendisini ve dünyayı farklı bir şekilde algılar, ancak aynı zamanda toplumsal ve psikolojik dinamiklerin etkisi altında da şekillenir. Jön Türkler ve İttihat ve Terakki hareketleri, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemindeki derin toplumsal değişimlerin bir yansımasıydı. Ancak, bu iki hareketin psikolojik temellerini incelemek, onların yalnızca tarihsel birer olay olmanın ötesinde, insan doğasının çeşitli yönlerine nasıl hitap ettiğini görmek açısından oldukça önemli. Peki, Jön Türkler ve İttihat ve Terakki gerçekten aynı mıydı? Psikolojik bir mercekten bakıldığında, aralarındaki benzerlikler ve farklılıklar nasıl şekillendi?
Jön Türkler: Değişim Arzusu ve Bireysel Hedefler
Jön Türkler, Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde, özellikle 1908 Meşrutiyet İlanı sonrası, reformist bir hareket olarak ortaya çıkmışlardır. Bu hareketin üyeleri, Osmanlı’nın modernleşmesi ve Batı ile rekabet edebilmesi için yeni bir yol arayışındaydılar. Psikolojik açıdan bakıldığında, Jön Türklerin davranışları, bilişsel çelişkiler (cognitive dissonance) ve toplumsal değişim korkusu ile şekillenen bir süreçti. Osmanlı İmparatorluğu, yıllarca mutlak monarşi ile yönetilmişti ve Batı’nın gelişmişlik düzeyine ulaşma hedefi, bu yapının geleneksel inançlarıyla çelişiyordu. Jön Türkler, bu çelişkileri aşarak toplumsal yapıyı değiştirmek isteyen bireylerden oluşuyordu.
Bilişsel psikoloji açısından, Jön Türklerin reformist tutumları, yeniliklere açık olma ve yeni bir toplumsal düzen kurma isteğiyle açıklanabilir. Onlar, değişimi kabul ederek toplumun eskiye dayalı kalıplarını kırmaya çalışıyorlardı. Toplumsal cinsiyet, eğitim ve yönetim alanlarındaki radikal fikirler, aslında bireysel ve toplumsal benliklerini yeniden tanımlama arzusundan doğuyordu. Bu, insanların korku ve belirsizlikle karşılaştıklarında başvurdukları bilişsel yeniden yapılandırma sürecine benzer bir davranıştı.
İttihat ve Terakki: Birleşik Bir Hedef İçin Sosyal Bir Hareket
İttihat ve Terakki, Jön Türkler hareketinin bir uzantısı olarak doğmuş olsa da, çok daha geniş ve organize bir yapı halini aldı. Bu hareket, sadece Osmanlı İmparatorluğu’nda siyasi ve toplumsal reformlar hedeflemekle kalmamış, aynı zamanda milliyetçilik ve Osmanlıcılık gibi ideolojik yönleri de içine almıştır. İttihat ve Terakki, aynı zamanda bir grup kimliği (group identity) oluşturma arzusunu taşıyordu. Psikolojik açıdan bakıldığında, İttihat ve Terakki’nin üyeleri, bir toplumsal aidiyet duygusu geliştirmeye çalışmışlardır. Bu grup kimliği, aynı zamanda bir sosyal psikoloji perspektifinden, bireylerin daha büyük bir amaca hizmet etme arzusunun ifadesiydi.
İttihat ve Terakki’nin üyeleri arasında, grup içindeki dayanışma ve bağlılık oldukça güçlüydü. Bu, grup düşüncesi (groupthink) olarak bilinen bir fenomeni doğurdu. İnsanlar, grup içindeki fikir birliğini sağlamak amacıyla bazen kendi bireysel düşüncelerini arka plana atarak, toplumsal hedefler doğrultusunda hareket edebildiler. Bir grup üyeliği duygusu, bireylerin hareket etme biçimlerini ciddi şekilde etkileyebilir. İttihat ve Terakki’nin hareketi de, bireylerin toplumsal ve ideolojik hedeflere ulaşmak için birlikte çalışarak, bazen doğru ve yanlış ayrımını bulanıklaştırmalarına yol açtı.
Bilişsel, Duygusal ve Sosyal Psikoloji Perspektifinden Benzerlikler ve Farklılıklar
İki hareket arasındaki en belirgin fark, bireysel arzuların toplumsal hedeflere nasıl evrildiğidir. Jön Türkler daha çok bireysel ve bireysel özgürlükler üzerinde yoğunlaşırken, İttihat ve Terakki’nin hareketi, toplumsal bir dönüşüm ve ortak bir hedefe odaklanmıştır. Bilişsel psikoloji açısından, her iki hareketin üyeleri de toplumda köklü değişiklikler yapmak istediklerinde benzer psikolojik süreçlerden geçiyorlardı. Ancak Jön Türklerin daha bireysel düşünme ve daha soyut hedefler arayışı, İttihat ve Terakki’nin grup içindeki sosyal baskılar ve toplumsal hedefler doğrultusunda hareket etmelerinden farklıydı.
Duygusal psikoloji perspektifinden, her iki hareketin de arkasında yoğun bir duygusal motivasyon vardı. Jön Türklerin idealist yapısı, duygusal olarak bir devrim yaratma arzusuyla besleniyordu. İttihat ve Terakki ise daha pragmatik bir yaklaşım sergileyerek, Osmanlı İmparatorluğu’nu koruma ve güçlendirme çabalarına odaklandılar. Her iki grup da duygusal olarak tarihsel bir dönüşüm için kendilerini sorumlu hissediyorlardı.
Son olarak, sosyal psikoloji açısından, Jön Türkler’in ve İttihat ve Terakki’nin güç arayışları, onların toplumsal yapılar içinde kendilerini tanımlamalarına ve kolektif kimlik oluşturmalarına olanak sağladı. İttihat ve Terakki’nin sosyal yapısı, grup içindeki bireylerin aidiyet duygusuyla şekillenirken, Jön Türkler’in bireysel düşünme biçimi, daha az gruplaşmaya dayalıydı.
Sonuç: İçsel Değişim ve Toplumsal Yansıma
Jön Türkler ve İttihat ve Terakki, tarihsel olarak aynı dönemde var olsalar da, psikolojik açıdan farklı yaklaşımlar benimsemişlerdir. Jön Türkler’in daha bireysel ve idealist hedefleri, İttihat ve Terakki’nin sosyal ve kolektif hedefleriyle karşılaştırıldığında, her iki hareketin insan doğasının farklı yönlerini ortaya koyduğunu söyleyebiliriz. Hangi hareketin doğru ya da yanlış olduğu bir yana, her iki grup da psikolojik olarak insanın değişim arzusunun ve toplumsal aidiyet ihtiyacının güçlü örnekleridir.
Peki, sizin içsel deneyiminiz nasıl şekilleniyor? Toplumsal hedefler uğruna bireysel arzularınızdan feragat etmeyi ne kadar göze alırsınız? Hür bir birey olarak, grubun bir parçası olmak sizce özgürlüğünüzü kısıtlar mı, yoksa güçlendirir mi?
#JönTürkler #İttihatVeTerakki #SosyalPsikoloji #BilişselPsikoloji